BİZİM HAKKIMIZDA ÇOK ŞEYLER YAZIYORSUNUZ
***BİZİM HAKKIMIZDA ÇOK ŞEYLER YAZIYORSUNUZ TAMAM BUYRUN.
O cihan imparatorluğunun, cihan şümul olduğu devrede, onlar bizim size anlattığımız, yaşamanızı istediğimiz herşeyi sadece bilmiyorlardı, yaşıyorlardı. Allah’ın 7 kademesini de yaşıyorlardı. Hepsi Allah'a ulaşmayı diliyorlardı.
Düşünün sevgili kardeşlerim! Bir ordu düşünün! Hepsi tasavvuftandı. Yükselme devresi boyunca, bu denge hiç bozulmamıştır. Acemi oğlan olarak, yeniçeri ocağına adım atan herkes, mutlaka Allah'a ulaşmayı dileyen ve mutlaka tâbiiyetini gerçekleştiren birisi olmalıdır. Başka türlüsü yok. Esnafın yanına, ister usta olsun o kişi, ister ticaret erbabı olsun, çırak olarak giren her delikanlı mutlaka Allah'a ulaşmayı dilemek zorundaydı ve mutlaka tâbiiyeti şarttı. Yalan söylemezlerdi. Kur’ân, onlar için mutlak bir hâkimdi. İnsanların söylediklerine değil, Kur’ân’a bakarlardı.
Hâkimler okullardan mezun olup da, vasıfları ne olursa olsun, hâkimlik yapabilecek olan insanlar değildiler. Kadı sıfatına sahip olan yani bugünkü tabirle yargıç dediğimiz kişilerin hepsi, hikmet sahibiydi. Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bunun mânâsı; bütün kararlarını Allah'tan sorarak verirlerdi. Kur’ân’a tam uygun kararlar… Adaletsizlik mümkün değildi. Dava süresi 1 gündü. Aynı gün dava dinlenir, şahitler dinlenir ve mutlaka karar verilirdi. Adaletin en kesin dizaynının olduğu bir Osmanlı…
Sevgili kardeşlerim! Mutluluk dediğiniz şey; ayaklarınızın altında. Elinizi uzatsanız, yakalayabileceğiniz kadar size yakın. Bir tek dilek! “Allah'a ulaşmayı dileyeceksiniz.” Yolculuk başlayacak, gemi iskeleden ayrılacak. Hedefi belli: 1. ulaştığınız yerde, irşad makamına ulaşacaksınız; 14. basamak. Allah'a ulaşmayı dileyerek yola çıktınız. Gemi limandan ancak o zaman ayrılır. Ondan evvel iskeledesiniz. Hiçbir yere gidemezsiniz. İskelede kalanların hepsi cehenneme gidecek olanlar yani Allah'a ulaşmayı dilemeyenler…
İmam İskender Ali Mihr Hz.