Seriat İmam iskender Ali Mihr
İşte Rûm Suresinin 31. âyet-i kerimesi bize bir bütünü anlatırken, aynı konunun ihtiva ettiği mü’minler ve kâfirler olayını Sebe Suresinin 20. âyet-i kerimesinde görüyoruz. Kur’ân’daki şeriatın ne olduğunu ise Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinde görüyoruz. Muhtevasının son noktasına geldiğimizde Allahû Tealâ ne diyor? “allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Allah, dilediğini Kendisine seçer (2. basamakta insanlar seçilirler) ve onlardan kim Allah’a ulaşmayı dilerse onları, Kendisine ulaştırır.” Ve 21. basamakta Allah onları Kendisine ulaştırıyor. Bu, bir bütün muhteva. Bunda mürşide ulaşmak var, tâbiiyet var, tâbiiyetten sonra ruhun vücuttan ayrılması, 7 tane gök katını aşması, Allah’ın Zat’ına ulaşması, sonra da Allah’ın Zat’ında yok olması, fâni olması, kişinin fenafillâh makamına gelmesi var. Buraya kadar olan bütünü Allahû Tealâ garanti altına almış, sadece insanların Allah’a ulaşmayı dileyenlerine has olmak üzere.
Öyleyse şeriat dediğimiz zaman, Hz. İbrâhîm’in hanif dînini yani Arapça adıyla İslâm dînini hesaba katmak, dikkate almak mecburiyetindeyiz. O dîn;
1- Tek Allah’a inanmayı içerir.
2- Allah’a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek bir fırkayı içerir.
3- Ruhu vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslimi esas alan teslimi içerir.
Bunların tümü şeriattır. Dînin bütünü şeriattır.